Hagel istifa etti…
Daha doğrusu istifası istendi…
İki sene önce bütçe kısıntıları ve Amerikan askerlerinin geri çekilmesi konularında gündemin birinci sırasını oluşturarak Savunma Bakanı makamına oturan Hagel’in özellikle Başkan Obama ile ciddi görüş ayrılıkları içinde olduğu daha göreve başladığının ikinci haftasında verdiği demeçlerden belli oluyordu.
Aslında asker kökenli olan Hagel’in Cumhuriyetçilerin baskılarıyla oldukça olaylı bir şekilde göreve başlaması ancak daha sonra verdiği demeçlerle tezat oluşturması Obama taraftarı Demokratları şaşırtırken o zaman mecliste azınlığı oluşturan Cumhuriyetçiler için iyi bir haberdi. Özellikle Irak ve İran hakkındaki görüşlerini alışılmış politik süslemelerden uzak ve net bir şekilde ifade eden Hagel’in seçimlerden önce Cumhuriyetçileri, seçildikten sonra ise Obama ve kabinede görevli diğer bakanları rahatsız edici söylemleri dikkatlerden kaçmıyordu.
Asli görevi dış dünyada barış üzerine çalışarak Amerikan askerlerinin geri dönmeleri ve ciddi bütçe kısıntıları üzerinde çalışmak olan Hagel aslında bu amaçlara uygun hareket ederek çalışmalara başladı ancak kimse dış politika ve Ortadoğu’da işlerin bu kadar karmaşık bir hal alacağını ve zeminin bu derece kaygan olacağını tahmin etmiyordu.
Irak, Suriye ve Afganistan gibi şeytan üçgeni içinde sıkışan Amerika yönetimi, seçimden önce yaptıkları söylemlere pek de sadık kalamadılar. Bu sıralarda Hagel’in çok ciddî şekilde kabineyi eleştirmesi ve özellikle Hafız Esad konusunda yönetimin daha sert bir tutum almamasını yüksek sesle tekrarlaması Obama’yı rahatsız etti.
Esad’ın konumunun devamlı gündemde olmasına bir başka sebep de Türkiye idi. Türk yönetiminin Amerika kongresindeki savaş yanlısı atmacalardan daha fazla savaş çığırtkanlığı yapması, Hagel’in kabineyi razı ederek bu yönde çalışmalara başlaması sonrası yönetimin karar değiştirmesi Hagel ile yönetim arasında iplerin daha da gerilmesine neden oldu. Obama’nın IŞİD’e karşı sadece hava harekâtı yaparak karada bölgede bulunan 3000 civarı Kürt yönetimine bağlı unsurların yetiştirilerek yardım alınacağı ve bu politikayla başarıya ulaşılacağı sőylemleri basta Hagel olmak űzere kimseye inandırıcı gelmedi. Bu konuda kendisini ortada kalmış olarak hisseden sadece Hagel değil tabii. Hagel’dan başka bütün ihtimalleri gözardı ederek hedefini sadece bu senaryoya dayandıran, Amerika’nın Esad’a karşı bir savaşa gireceğini hesaplayarak “Büyük Osmanlı” hülyalarına giren Tűrkiye de dış politikası da yine sınıfta kalmıştı.
Amerikan kamuoyunu meşgul eden bir başka konu ise Afganistan’dı.
Obama’nın 2014 yani bu sene sonuna kadar Afganistan’da bulunan Amerikan askerlerini tamamen geri çekeceğine söz vererek oy istemesi gerçeğini kimse unutmadı. Yeni bir talimatla onbine yakın Amerikan askerinin Afganistan sınırında konuşlandırılıp Taliban ile savaşta aktif olarak görev yapacaklarını ifade etmesi bazı kesimlerde şaşkınlık yarattı.
Tekrar seçilme şansı olmamakla beraber son seçimlerde bir hezimet yaşayan Demokratların gelecek Başkanlık seçimlerini de düşünerek hareket ediyor olması durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
Bu aşamada yeni ve kabineyle uyumlu bir savunma bakanı aranmasından çok Obama ve yönetiminin ne yapacağına karar vermesi daha önemli görünüyor.