Ara
Close this search box.

Bir Ağaç Hikayesi

Ananı belleyen kadıysa, kimi kime şikayet edeceksin?
Hukuk mu var ülkede!
Akbeleni belleyenlere ve bu ahlaksız istilaya izin verenlere bakınca bir hikaye paylaşalım dedim.
Tarih 24 Temmuz 1930.
Fethi Okyar Paris Büyükelçimiz.
Atatürk çağırınca hemen Yalova’ya gidiyor.
Ulu bir çınar ağacının gölgesine inşa edilen köşkün kapısına gelince şaşırıyor ve bahçıvan’a sesleniyor. “Hayır olsun, tamirat, tadilat filan var herhalde!”
Yaşlı bahçıvan kafasını kaldırıp bakınca “Hoşgelmişin beyim, köşkü taşıdık da!”
“Nasıl yani, Gazi Paşa başka bir yere mi taşınıyor?”
“Yok beyim öyle değil” diyerek elindeki bahçe makasını yere bırakıp soluklanıyor ve devam ediyor emektar bahçıvan.
“Şu Çınar ağacını kesecektik, evin üzerine düşmesin diye halatlarla bağlarken Gazi Paşa geldi. “N’apıyorsunuz diye bağırdı! Ağacı kesiyoruz dedik, hay demez olaydık.
“Sen” dedi, “hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin, hem niye!” dedi, epey de kızdı.
“Paşam” dedim, “ ağaç köşke çok yakın ve artık binaya zarar veriyor. Ya ağaç gidecek ya da köşk. Onun için kusura bakmayın ama ağacı kesmek zorundayız.”
Gözünden ateş çıkarcasına baktı ve “hayır efendim” dedi. “Gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız.”
“Bizim aklımız ermez ama Paşa buraya Başmühendis Ali Galip Bey ile (Alnar) birilerini getirtti. Toprak kazılıp temele indiler ve altına tramvay rayları yerleştirdiler. Paşa da bizzat başında bekledi. Sonra ağır ağır koca köşkü işte böyle ağaçtan uzaklaştırdılar.”
Nasıl hikaye ama?
Lütfen önce arkanıza yaslanıp henüz yeni sayılabilecek çevre bilinçlenmesini düşünün. Sonra da Sakarya Meydan Muharebesi daha yeni bitmişken, Atatürk’ün meclis konuşmalarını içeren tutanaklarına bir göz atalım.
Ağaç diyor, orman diyor, doğal kaynaklar, su diyor! Sanki Kurtuluş Savaşı bitmiş, ülke kurulmuş, dertler sona ermiş de tek derdimiz ormanlarımız ve su kaynaklarımızmış gibi. Sağ Polatlı’dan top, tüfek sesleri gelirken, o kurulacak olan ülke ve tüm dünyanın geleceği üzerine, ağaçların, doğanın korunması konusunda konuşuyor meclis kürsüsünden. Çorak, ot bitmez denilen bozkırın göbeğinde bir orman kurmuş adam.
Hani şimdi kaçAk saray ve ABD Büyükelçilik binasının bulunduğu yer.
Atatürk Orman Çiftliği.
İşte tek bir ağaca verilen önem, narenciye satarak kurulan fabrikalar, uçak ve otomobil sanayi ile on sene içinde kendi kendine yeten borçsuz, harçsız, dünyadaki yedi ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin dünü ve bugünü.
Sahi, sözde muhalefetten kimseleri gördünüz mü Akbelen katliamında?
Hani o ağaca sarılıp bırakmayan ninenin gözüne biber gazı sıkılırken n’apıyordu sözde muhalefet?
Hep diyorum ya laik olamadık ama layik olduk.
Her ülke layik olduğu gibi yönetilir.
İşlerini, güçlerini bırakıp koşa koşa katliam bölgesine giden, haklı tepkiye destek veren dostlara selam olsun.
Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

2 yanıt

  1. Kaya bey merhaba kitabınızı okudum ilk defa bir kitabı elimden bırakmadan okudum nayino muhteşem bir kitap çok güzel bir hikaye çok teşekkürler bazen kitabın içinde kendimi gördüm eğer bir gün tanışmak istiyorum sizinle ama biliyorum ki bu zor olur sizin için ama bende bir kayserili olarak girişimci ruhumla diyorum neden olmasin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir