Ara
Close this search box.

GAFLET ve DALALET ve HATTA HIYANET, 2. BÖLÜM

 

Geçen yazımızda Mustafa Kemal Paşa’nın Veliaht Vahdettin ile Almanya seyahatine değinmiştik.

Hiç utanıp sıkılmadan, Vahdettin gibi bir hainden kahraman yaratmaya çalışanların suratlarına, belgeleriyle beraber çarparak gereken cevabı verdiğimize inanıyorum. Bizim zaten hainleri destekleyen hainlerle işimiz yok. Bizim derdimiz gerçekleri gençlere ve yeni kuşaklara anlatabilmek.

Geçen yazımızın devamı olarak Mustafa Kemal’in Almanya seyahati öncesi ve sonrası ile ilgili bazı ilginç detaylara değinerek ,veliaht ile seyahate çıkacak olan Mustafa Kemal Paşa’nın, nasıl ve nerede Paşa olduğuna bakalım.

Yarbay Mustafa Kemal’i biliyoruz. Çanakkale’de Albay olan Mustafa Kemal’i de.

İyi ama Mustafa Kemal ne zaman Paşa oldu?

İlginçtir ki bu hikaye pek de bilinmez.

 

ÇANAKKALE’DEN SONRA NE OLDU?

Screen Shot 2022-11-03 at 2.44.29 PM

Dünyanın en büyük donanması ve en kuvvetli ordusu Çanakkale’yi geçemeden büyük kayıplar vererek dönmüştür. Bu savaş özellikle İngilizlere çok pahalıya mal olmuş, hasta adam denilen ülkenin bu inanılmaz direnci esaret ve sömürge altında yaşayan tüm mazlumlara ümit olmuştur.

Önce bilinen bir hikaye ile başlayalım.

8 Ağustos 1915, saat 19:00’da, Mustafa Kemal Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa’ya, Conkbayırı bölgesindeki kritik durumu belirterek 5. Ordu Komutanı Liman von Sandersi’i ikaz etmesini bildirmiştir. Conkbayırı’ndaki durumun iyice kötüye gitmesi üzerine, 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders adına Kurmay Başkanı Albay Kazım (İnanç), Mustafa Kemal’i telefon başına çağırarak durumu nasıl gördüğünü sorar. Mustafa Kemal “bu dakikadan sonra tüm mevcut kuvvetlerin, komutam altına verilmesinden başka çare kalmamıştır!” diye cevap verince, şaşıran Kurmay Başkanı, “Çok gelmez mi?” diye sorar. Mustafa Kemal cevap verir, “az gelir!”

Evet bu bilinen bir hikayedir.

Ancak pek de bilinmeyen bir hikaye ise, Mustafa Kemal’in önce Conkbayırı sonra Kireçtepe’de ateş hattının içinde savaşarak düşmanı bozguna uğrattıktan sonra yaşananlardır. Mustafa Kemal, düşmanın sadece geri çekileceğini değil, ne zaman ve nereden çekileceğini de tespit etmiş ve düşmana tam da bu sırada son darbeyi vurup imha etmek için yaptığı planlar ordu komutanlığınca kabul edilmemiştir.

Sonunda düşman aynı Mustafa Kemal’in söylediği şekilde hareket ederek kayıp vermeden çekilmiş ve Çanakkale’yi terketmişlerdir.

Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal kırgındır.

Bağlı bulunduğu16. Kolordu, karargahı ile birlikte Edirne’dedir. İşte Mustafa Kemal’in Paşa’lığa giden macerası da burada başlamıştır. Çünkü tam bu sırada Rus ordularını komuta eden Grand Nikola, Çanakkale Türkler tarafından kazanılınca, “Türkler askerleri doğuya kaydırır” endişesiyle bir an önce harekete geçer. Önce Sarıkamış sonra Erzurum’a saldırır. 1916 Bitlis, Muş ve çevresi Ruslar tarafından işgal edilir. Diyarbakır da düşmek üzeredir.

Screen Shot 2022-11-03 at 2.45.00 PM

Enver Paşa vakit kaybetmeden Mustafa Kemal’e emir gönderir. “Bölge işgal altındadır, derhal intikal edip düşmandan kurtarmalısın!”

İntikal edilecektir ama nasıl?

Yolculuk trenle başlar ancak tren sadece Ceylanpınarı’na kadar gider.

Yol yoktur.

Dağ, bayır, son derece zorlu bir güzergahta kah yürüyerek, kah at sırtında, yarı aç, yarı tok, peksimet ve kısıtlı su ile geçen yolculuğun bir başka zorluğu da o sıralarda nefes aldırmayan tifus salgınıdır. Bütün bunlardan başka, güzergah Ermeni techir olaylarının da tam ortasındır. Bu yaşananları belgeleriyle beraber inanılmaz keyifli ve detaylı anlatan ve yazan değerli Orhan Çekiç hocamıza da buradan selam olsun.

Ahmet İzzet Paşa komutasındaki ordunun kolordu komutanı Mustafa Kemal, bütün bu zorluklarla mücadele devam ederken Rusların büyük saldırısıyla karşılaşır. Sarı Paşa öylesine müthiş bir plan yapar ki, ne Türk Genel Kurmayı ne de Ruslar bu planı anlayamaz. Önce saldırıyı savuşturur sonra bir geri çekilme hareketi başlatır. Alparslan’ın Malazgirt savaşı benzeri bir operasyonuyla Kurtboğazı denilen bölgeyi Ruslara bırakıp geri çekilir. Ruslar da kaçan Türkleri imha etmek için hemen takibe geçer. Mustafa Kemal bir geri çekiliş daha yapınca İstanbul’da “Genel Kurmay” ayağa kalkar, hatta Mustafa Kemal’i divan’ı harbe vermekle tehdit ederler.

Mustafa Kemal bütün bunların, kendi planının bir parçası olduğunu anlatarak savaş planlarını Genel Kurmay’a bildirir. Öylesine bir çember oluşturur ki önce Ruslar’ı üzerine çekerek onları merkez ve ikmal noktalarından uzaklaştırır ve sonra, kimsenin beklemediği bir manevrayla şaşkınlık ve panik yaratan bir harekat başlatır. Düşman daha ne olduğunu anlayamadan çok güzel planlanmış seri bir operasyonla karşı saldırıya geçer. Rus ordusu bir anda darmadağın olur. Paşa tüm gücüyle devam eder, Bitlis, Muş, Siirt dahil olmak üzere tüm bölgeyi tekrar ele geçirir. Dağılan Rus ordusu ağır kayıplar vererek panik halinde düzensiz bir geri çekilme harekatı içindedir. Mustafa Kemal, düşmana nefes alma fırsatı vermeden onları Şavşat’a kadar kovalar.

Müthiş ve kesin bir zaferdir.

Screen Shot 2022-11-03 at 2.44.43 PM

Mustafa Kemal bir imkansızı başarmış ve işte bu zaferden sonra “Paşa” olmuştur.

Stratejik önemi bulunan Çapakçur bölgesini savunurken üstün Rus kuvvetlerine karşı çok zor duruma düşen, Mustafa Kemal’in en yakın arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy şöyle anlatır:

“Ben kumandanı bulunduğum 14. Tümenle Çapakçur Boğaz’nı çok üstün Rus kuvvetlerine karşı savunurken, tümenimin önemli bir kısmını kaybettiğim sırada Muş’daki 7. Tümeni alarak imdadıma koşmuş olan Mustafa Kemal Paşa, yandan ve bütün şiddetiyle düsmana karşı saldırıya geçmiş beni düştüğüm zor ve tehlikeli durumdan kurtarmış ve Çapakçur Boğazı’nın savunması başarıyla sonuçlanmıştı.”  

Çapakçur Bölgesi, Bingöl ve yörede bu zafer yaşanırken kötü bir haber gelir. İngilizlerle birlik olan Araplar tarihte ne ilk ne de son olmak üzere, Türkleri bir kez daha sırtlarından hançerlemişlerdir.

Bağdat’ın düştüğü haberi gelir.

Mustafa Kemal bu sefer de bu konuyla ilgili derhal İstanbul’a çağrılır.

Alman hayranı Enver Paşa, Bağdat ve bölgesini kurtarmak için, Almanlarla çalışmanın doğru olacağını düşünmektedir. Bu fikriyle öylesine bir iş yapar ki, Osmanlı subayları şaşkına döner. Osmanlı’yı Birinci Dünya savaşına sürükleyen ayrılmaz üçlü, Enver, Talat ve Cemal Paşa’lardan Talat Paşa sadrazamdır. Enver Paşa, Padişah emriyle Sadrazam Talat Paşa’ya Almanlar ile irtibata geçerek onlardan hem maddi yardım hem de bir komutan istemesini tebliğ eder. Talat Paşa görüşmelerin sonucunda Almanlar ile 5 milyon altın almak üzere bir anlaşma yapar. Orduların komutasını Mareşal Falkenhayn yapacaktır.

Mustafa Kemal Paşa’nın gözlerinde şimşekler çakar. Çok kızgındır. “Bizim kurmaylarımız, subaylarımız yok mudur ki Almanya’dan iç işlerimize karıştırmak üzere subay getiriyoruz?”

Bugün hala aynı yerde, İstanbul, Gümüşsuyu’nda bulunan o zamanların Alman Sefareti, şimdi ise Alman Başkonsolosluğunda ilk toplantı yapılır. 30 yıllık tecrübeli Alman general, Bağdat seferiyle ilgili planlarını anlatır. Herkes ilgiyle dinler ve kafalarını sallayarak söylenenleri onaylar ve beğendiklerini ifade ederler.

Aralarında sadece bir kişi “nasıl olur da bu planı uygun görebiliyorsunuz” diye sorar. “Bu plan baştan sona yanlıştır, tüm askerlerimizi felakete götürecek bir plandır bu. Kahire ve Kanal bölgesine saldırıp sonra Bağdat’ı kurtarmak bir hayaldir.”

Elbette bunları söyleyen Mustafa Kemal Paşa’dır.

Screen Shot 2022-11-03 at 2.44.55 PM

Haritanın başına geçerek bütün komuta heyetine Almanca anlatır. Sarı Paşa Almanya’nın bu planlarında sadece Alman menfaati olduğunu düşünmektedir. Paşa aynı hisleri Çanakkale’de de yaşamıştır. Düşman ordusunun en baştan beri nereden karaya çıkacağı konusunda devamlı olarak uyarılarda bulunduğu halde Alman komutan bunları dinlememiştir. Mantıki olarak düşmanın karaya çıkıp, Türk askerinin kanı pahasına düşmanın zaman ve güç kaybetmesinin sadece tek bir devlete faydası vardır ve o devlet de Almanya’dır. İşte binlerce şehit verdiğimiz o günler gibi, Mustafa Kemal bu durumda da Almanların Türk kanı akıtarak petrol yataklarının olduğu bölgelere sarkmak istediklerinin farkındadır. Sarı Paşa harita başında konuşmasını sürdürür. “Bu planı uygularsak o bölgeleri ve güney bölgemizi tamamen kaybederiz.”

Almanlar kızgındır. Bu haddini bilmez Türk subay da kimdir! Toplantı sona erer ve elbette Sefaret’de yaşanan bu olay derhal Enver Paşa’ya iletilir. Enver Paşa çok kızar. Konuya müdahil olarak Alman komutanlarla Mustafa Kemal’e “olayı bir de sahada görün, burada harita başında konuşarak olmaz” der.

Enver Paşa’nın dediği yapılır. Sahaya gidilir, tetkikler yapılır, geri dönüldüğünde Mustafa Kemal fikirlerinde daha da katıdır. Böyle bir harekata kalkışmanın intihar olacağını düşünmektedir. Ayrıca Kudüs’ü savunmak için bir Alman subayının seçilmesi fikrine de ısrarla karşı çıkmaktadır. “Kudüs’ü Türkler savunmalı, burası bizim için kutsaldır, bu adamlar yarın işlerine gelmezse bırakıp giderler.”

Maalesef Sarı Paşa’nın söylediklerine kulak asmazlar. Almanların tavsiyesi ve Enver Paşa’nın emriyle plan uygulamaya konur. İthal komutan Falkenhayn, ne Osmanlı ordusunda görev yapmakta olan eski Alman subaylarına ne de Türk subaylarına güvenmediğini her haliyle belli eder. İlk işi Filistin cephesinin komutanlığına Kress von Kressenstein Paşa’yı getirmek olur. Askeri planlara göre birleşecek olan orduların başında, 4. Ordu Komutanı Sakallı Cemal Paşa (Harbiye Nazırı) 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Sabis Paşa, 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa ve 8. Ordu Komutanı, sonradan General olacak Albay Kress von Kressenstein Paşa vardır. Mustafa Kemal planın ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya devam etmekte, Enver Paşa ise hala Mustafa Kemal Paşa’yı planın doğru olduğuna ikna etmeye çalışmaktadır. “Paşa” der Mustafa Kemal’e, “bu adamlar dünyanın en büyük en güçlü ordularında yetrişen büyük komutanlardır, senin göremediğini onlar görüyordur.”

Mustafa Kemal kimsenin arkasından gizli kapaklı işler çevirmez, inandığı doğrular neyse hepsini açıkça ifade ederek görüşlerini kaleme alır ve bir mektup hazırlar. Bu mektubun 5 adet kopyasını çıkarır ve yaveri Cevat Abas eliyle İstanbul’a gönderir. Hiç evirip çevirmeden kaleme aldığı mektupları kimlere gönderir?

En başta Sultan Vahdettin’e, Enver Paşa’ya, Ordu komutanı General Falhkeytayn’a ve Genel Kurmay başkanlığına.

Özellikle de Enver Paşa’ya Almanların yaptıkları 5 milyonluk altın yardımının kullanım hakkı da sadece Alman konutanların elinde olmasının sakıncalarını anlatır. “Bunlar bu parayla Arap aşiretlere rüşvet dağıtacak adam alacak, mehmetçiğin kanı dökülecek ve bizim sırtımızdan zengin petrol ve maden yataklarının olduğu bölgeye girip bize tekmeyi vuracaklar.”

Tarih gösterecektir ki Mustafa Kemal Paşa’nın her uyarısı gerçekleşecektir. Sarı Paşa ısrar ve zorlamalar sonucunda “ben böyle bir planın altına imza atmam” diyerek istifa eder ve İstanbul’a dönmek üzere hazırlıklara başlar. Başlamasına başlar ancak koskoca Osmanlı Paşa’sının, İstanbul’a dönebilecek parası bile yoktur. Cemal Paşa’ya gider. “Paşa, benim gözüm gibi baktığım 3 kısrağım var biliyorsun, kaça satarsan sat, bana para lazım” diyerek 3 kısrağını yok paraya satmasını rica eder. Cemal Paşa onun istediği parayı verir sonra kısrakları gerçek fiyatlarına satıp Mustafa Kemal’in parasını sonradan İstanbul’a gönderir.

Mustafa Kemal Paşa istifa edince onun yerine bölgeye önce Fevzi Çakmak sonra da Nihat Paşa gönderilir. Sarı Paşa hayıflanır. Kim gitse kaybedecektir çünkü plan yanlıştır. Enver Paşa’ya sözde savaş planları ve haritaları göstererek neler olacağını günler bazen haftalar öncesinden söyler. Tüm söyledikleri harfiyen çıkmaktadır. Gelişmeler Sarı Paşa’yı haklı çıkardıkça Enver Paşa’ya seslenir. “Adım adım eriyoruz, ben demedim mi sana!”

İşte tam da bu sıralarda yaşanan bir gelişmeyle Enver Paşa’nın aklına Mustafa Kemal’i veliaht Vahdettin ile Almanya’ya göndermek gelir. Çünkü Enver Paşa hala Almanlara inanmakta, Mustafa Kemal’in de Almanya’ya gidip ordu komutanları ve İmparator’u görüp tanıyınca Almanların gücüne onun da inanacağını düşünmektedir.

Oysa Sarı Paşa başkalarına değil, aklına, mantığına ve sadece Türk halkına inanıp, Türk halkına güvenmektedir.

Gelecek yazımızda da Almanya seyahati ve sonrasında olup bitenleri anlatacağız.

 

 

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir