Kenan Evren’in ölümü sonrası yapılan açıklamalar üzerine “Türküm, Doğruyum, Amerikalıyım” kitabımdan küçük bir kesiti paylaşıyorum sizlerle…
Darbe öncesi İstanbul
1960 darbesini dedemden dinlemiştim.
Demokrat Parti’nin kurucularından olan dedem, yazdığı kitabında 1946 seçimlerini kazandıkları halde hile yapılarak CHP’nin çoğunluğu ele geçirdiğini ifade etmişti. Dedemin beni en çok etkileyen yönü ise mücadeleci kişiliği ve doğru bildiğinden şaşmayan duruşuydu. Darbe sonrası Başbakanlık odasında yapılan aramalarda kendisinin rahmetli Menderes’e yazdığı mektup beni çok şaşırtmıştı. Dedem ve babam mektubun içeriğini konuşurlarken nefes almaya korkarak dinliyordum ikisini de.
“Biz özgürlük isteyerek, özgürlük sözleri vererek iş başına geldik ama sonra özgürlükleri kısan biz olduk” demişti.
Bu sözlerin ağırlığını hala yaşıyorum.
Lise II. sınıfta İstanbul’a taşındık.
Terör olayları doruktaydı.
Her gün mutlaka bir kaç kahvehane taranıyor, bombalar patlıyor, insanlar ölüyordu.
Sokak ortasında yolun kesilip sağcı mı, solcu mu olduğun soruluyordu.
Kurtarılmış bölgeler vardı.
Ne çabuk unutuyoruz.
Sıkıyönetim ilanı bile işe yaramamış, dökülen kan ne durmuş, ne de yavaşlamıştı.
Ordunun müdahelesiyle herşeyin bıçak gibi bir anda kesilmesi düşündürücüdür.
“Netekim” biliyorsunuz Evren ve Şahinkaya’nın yargılanması diye bir zırva yaşadık.
Terörden nefes alamadığımız o dönemlerde herkes ne zaman darbe olacak diye bekliyordu.
Sonradan demokrat olarak orduyu ve müdaheleyi eleştiren hemen herkes o zamanlar “ordu neden müdahale etmiyor, daha ne bekliyor?” diye eleştirilerde bulunuyordu. O yalakaların çoğu bugün de aynı şekilde her devrin adamı olmaya devam eden dinazorlar.
Darbe sadece askeri üniforma giyerek yapılmıyor.
Dönem sivil darbe zamanı.
Düzeltiyorum, “Cüppeli Darbe”!
Bunun hesabını kim soracak? Hitler de seçimle gelmişti.
%93’e yakın saçma bir çoğunlukla kabul edilerek resmileşen darbe ve anayasa oylamasından bu yana otuz sene geçti, kimsenin sesi çıkmadı.
Bugün ülke sözde eleştirdikleri, yargıladıkları adamların yazdığı Anayasa ile idare ediliyor.
Müdahil olanlara bakıyorum.
Gülünç durumdalar.
Kardeşim o darbeye otuz senedir sesiniz çıkmadı, adamlara övgüler yazdınız, yalakalık yaptınız, hediyelere boğdunuz, o darbenin ürünü bu anayasa için tek kelime söylemediniz, Silivri’de yargılanan o kadar insan vardı, müdahil olmak için bir araya gelen kalabalığın onda birini göremedik Silivri’de, siz şaka mısınız?
Bugün yapılanları da eleştirmek için senelerce bekleyecek misiniz?
Yürek ister tabii.
O dönem gerçekten zor bir dönemdi. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir dönem. Canlar yandı, gencecik bir kuşak yok oldu.
Biz adam olmazsak yarın bizi sarışınlar, esmerler diye de birbirimize düşürürler.