Bu kadar yolsuzluk, hukuksuzluk, sosyal ve ekonomik çöküşün yaşandığı, emniyetten yargıya her şeyin bir tek adam keyfiyetine döndüğü, dışişlerinden içişlerine her şeyin alt üst olup ayakların baş, başların ayak olduğu, her gün şehit verilen bir ülkede MHP’nin layik olduğu lider bu mudur?
Bazı hatırlatmalar yapalım.
99 seçimlerinde DSP 136, MHP 129, Fazilet 111, ANAP 86, DYP 85 milletvekili çıkarmıştı. CHPise barajı bile geçememişti. Mesut Yılmaz ile bir araya gelemeyen Tansu Çiller, Ecevit Hükümetinde yer almak istemeyince Fazilet Partisi Çiller ile anlaşarak Bahçeli’ye haber gönderiyor, “koalisyon kuralım, siz Başbakan olun”.
Bahçeli cevap veriyor, “hayır, bizim öyle bir fikrimiz yok”. Aynı şekilde Demirel’in görev süresi bitince kendisine soruluyor, Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?
El cevap, “estağfurullah, biz haddimizi biliriz”.
İnsanın kapasitesini ve haddini bilmesi mutlaka güzel bir şey ancak senin ufkunda böyle bir vizyon yoksa orada ne işin var hacı?
Haydi geçelim bunu, DSP, MHP, ANAP koalisyonu kuruldu, Ecevit hastalanınca Başbakanlığı Bahçeli’ye devretmek istedi. Bunu duyan Bahçeli sizce neden sarımsak görmüş vampir gibi kaçtı ve “kesinlikle olmaz” dedi?
İktidarken Apo’nun asılmasından, AB’ye girişe kadar tüm söylemlerine ters hareket eden, (hatta AB’den teklif gelecek partinin amblemini değiştirelim diyerek büyük tepki alan) teröristlere pişmanlık yasası ile salıverilmesinde evet oyu kullanan kimdi değerli ülkücüler? Mesut Yılmaz’ın kendi kaleminden okuyun: Ecevit AB’ye sıcak bakmıyordu, Sayın Bahçeli olmasa biz burada yol alamazdık!
Sonra iktidarın keyfini sürmek yerine o ahlaksız Kemal Derviş denilen hainin ortaya çıkmasıyla beraber “erken seçim” diye tutturan kimdi?
Türk Dünyası Kurultayına desteği kesen, hatta çıkan bütçeyi onaylamayan, Türkmenistan Cumhurbaşkanı’nın bizzat aramasına rağmen “Mavi Akım” projesi ile Türkiye’yi Rusya doğal gazına teslim eden Türk büyüğü kimdir?
Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, Yusufiyeliler Dernekleri ile ilişkisini kesen, matah bir şey yapıyormuş gibi herkesin Türk Bayraklarıyla katıldığı “PKK’yı protesto” yürüyüşlerinde “Ülkücüleri sokaktan çektim” diyen kimdir?
Değişen ben miyim, siz mi diyen Ozan Arif gibi bir ismi mahkemeye verip “vitrin” diyerek Ferdi Tayfur’u yanına alan şahıstır Bahçeli. Önünde yazılı kağıt olmadan konuşamayan, hiç bir canlı yayın veya tartışmada göremeyeceğiniz şahıstır Bahçeli.
Koalisyon döneminde MHP’ye verilen Başbakanlık Müsteşarlığı makamına 3,5 sene atama yapmayıp, sorulduğu zaman da “ne yapayım, o makama layik kimse bulamadım” diyen şahıstır Bahçeli.
Yanında yıldızı parlayacak birisi olursa derhal o yıldızı söndürecek kadar hırs ve egosuna hapis bir şahıstır Bahçeli. Cumhurbaşkanlığı seçimleri kilitlenince Fazilet Partisi Bahçeli aday olmayacaksa her kesimin oyunu alabilecek ve matematik olarak yeterli oya sahip olan Sadi Somuncuoğlu aday olsun söyleminden sonra Somuncuoğlu’nu makamından nasıl kovduğunu girin internete kendi ağzından okuyun. Somuncuoğlu MHP’den aday olarak Cumhurbaşkanı seçilseydi kötü mü olurdu?
Elbette.
Parlayan yıldız, çapsız sözde lideri gölgede bırakırdı.
Cemal Enginyurt Bahçeli’nin emriyle Somuncuoğlu’na fiziki olarak saldıranlar arasındadır. Yargılanır hapse düşer. Kimse arayıp sormaz. Hapisten çıktığında zor durumdadır. İki senesi dolmadığından milletvekili haklarını da alamamıştır. Bahçeli’ye gider. Zor durumda olduğunu, sıkılmasa bir akrabasının davetiyle temizlik işçisi olarak Almanya’ya gitmek zorunda olduğunu söyler. Bahçeli ne der? “
Hiç durma kardeşim hemen git, orada avro kazanacaksın”.
Bahçeli hiç bir zaman, hiç bir olayın içinde olmamıştır. Ne bir protesto, ne bir münazara, ne kavga, ne gürültü. Tek sopa yediği zaman Türkeş’in emriyle Tandoğan’daki evi basılıp Ülkücülerden yediği sopa ile sınırlıdır. Konuşma özürlüdür. Yazmaz, başkasının yazdıklarını okur. Kimseye danışmaz. Kafasına göre karar verir. Türkeş tekrar evleneceği zaman bile partide yönetim kadrosundaki arkadaşlarına danışır ama Bahçeli erken seçim kararını bile kimseye danışmaz.
Baraj altı kalıp kepaze olan Bahçeli namus sözü verdi, istifa edeceğim dedi.
Etti mi?
Hayır.
Zaten öyle bir niyeti yoktu. Faturayı yakın çevresine kesti ve özellikle gelecek vaad eden kimseleri temizledi ve hiç sıkılmadan yola devam etti.
Bu arada Ümit Özdağ’ın kendisi için yazdığı konuşmaları derleyip kitap yazdı ve yazar olarak kendi adını yazdı.
Partisinin altına bomba koyup barajı geçemeyen Bahçeli’nin meclise dönmesiyle beraber ilk icraati Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmek oldu. 367 vekil sayısını tutturamayan Akape muhalefet yardımı olmadan Gül’ü seçemezdi. CHP ise çoktan Vecdi Gönül’ü destekleyeceğini duyurmuştu. Bahçeli ise her zaman olduğu gibi ters köşe yaparak kimseye danışmadan meclisteki oturuma katılacaklarını açıkladı. Böyle olunca da Gül Cumhurbaşkanı seçildi.
Siyasal İslam Çankaya’ya çıktı.
Sözde milliyetçi Bahçeli efendi TSK ve yargıyı tamamen Akape ve dolayısıyla cemaat’e teslim etmişti. Nitekim ne Balyoz, ne de o sahte Ergenekon ve benzeri kepazelikler yaşanırken ağzını açıp tek kelime bile etmedi.
Siz Bahçeli’yi hiç Fetö hakkında konuşurken ya da mücadele ederken gördünüz mü?
Hele o kaset olayından sonra tamamen korktu ve sustu.
Keşke Engin Alan konuşsa da dinlesek!
Oslo’da PeKaKa konuşmaları ortaya çıktı Bahçeli Ülkücü gençlik yerinde otursun dedi ve hiç bir şeye ses çıkarmadı. Bu durumda onu tebrik edenlerin başında Erdoğan ve Ahmet Türk vardı.
Erzurum il kongresinde Gül’ü protesto eden Ülkücüleri önce salondan sonra Ocak’tan attı. Apo’ya destek için Bursa’ya gidecek PeKaKa sempatizanları için bir toplantı düzenlemek isteyen vekil ve ocak üyelerini azarladı, izin vermedi. Şimdi bazı şaşkınlar “iç savaşı önledi” diyorlar. Hangi savaş? Savaş mı kaldı? Savaşmadan teslim oldu!
Tayyip Erdoğan’a bir şey olursa Türkiye batar diyen bir muhalefet lideri olur mu? Adamın bir arkadaşı, sırdaşı, dostu, kız arkadaşı olmaz mı?
İnsan hiç sinemaya, konsere, tiyatroya, kahveye gitmez mi?
Milliyetçi duyguların doruk yaptığı sehit haberlerinin tekrar hortladığı bir dönemde insan illeri, ilçeleri, köyleri gezmez mi, miting yapmaz mı? Bütün politikacılar medyada boy gösterirken insan kalkıp bir programa çıkmaz mı?
Çıkmaz.
Çıkamaz.
Kapasite lazım.
Vizyon, bilgi lazım.
Ne diyor Bahçeli?
9 x 9 MHP iktidar.
Herkes 9 kişi getirirse MHP iktidar diyor.
Başka ne diyor?
2009’da sıfırları at 29. Topla 11. 29 +11 eşittir 40. Yani 40. Yılımızda iktidarız.
Durun daha iyisi var.
Her ülkücü ilkokuldan 5, ortaokuldan 5, liseden 5, askerden 5 bir de fazladan 4 kişi bulacak. Ne etti, 24.
Seçmen sayısı kaç? 49 milyon. Böl 24’e, demek ki neymiş? 19 milyon oy alırsak iktidarız.
Böyle bir zekasızlık olabilir mi?
Böyle bir şaşkınlığın peşinden lider diye gidilir mi?
Bu hesapları yapmak yerine Yunan’ın el koyduğu Türk adalarını niye gündeme getirmez mesela?
Erdoğan’a ağza alınmayacak, kavgada söylenmeyecek söylemlerle saldırdı.
Başkan’lık sistemi için söyledikleri arşivlerde duruyor. Erdoğan kendisi için istiyor diyordu. 17-25 olayları dilindeydi. Bilal’i ver diyen yine kendisiydi.
Sonra ne oldu?
Bugün o makamını koruyorsa Akape sayesinde, onu alkışlayan yandaş, yalaka medya sayesinde.
Akape’nin her sıkıştığı anda ona stepne olan, koltuk değneği olan yine Bahçeli!
700 küsur noter onaylı belgeyi görmezden gelebilmesi hukuk değil, guguk sisteminden kaynaklanıyor.
Çapsız Bahçeli sayesinde Türk milliyetçilerinin oyları Kürt milliyetçilerinin oylarının altına düştü Yine de elinde şans varken kullanmadı. En azından Meclis Başkanlığı konusunda Akape MHP’ye mecburdu. Yüce Divan ve yolsuzluk dosyaları için Meclis Başkanlığı kilitti. Haydi hiç biri olmadı Deniz Baykal’a oy verilirdi. Şu anda seçilmiş olan Meclis Başkan’ından daha kötü olmazdı herhalde.
Lider yol gösterendir.
İstişare yapan, danışan, ufkumuzu açandır.
Lider hata yapabilir, bu yüzden takip edilen fikirdir, hedeftir, ideolojidir.
“Evet” oyunu destekleyen milliyetçi arkadaşlara soruyorum önce, nasıl mutlu musunuz? Şehit haberleri azaldı mı, ekonomi uçtu mu? Hala Devlet Bahçeli’yi şartsız, kayıtsız, eleştirisiz destekliyor musunuz?