Ara
Close this search box.

ANDIM OLSUN

Screen Shot 2021-04-02 at 12.59.23 AM

 

Türküm.

Bunu ırkçı bir yaklaşımla söylemiyorum.

Kimsenin kafatasını ölçüp, biçip, kökenlerini incelemiyorum.

Padişah’a kulluk eden bir ümmet yerine, bir vatandaş, birey, ülkemin onurlu ve gururlu bir vatandaşı olarak söylüyorum. Osmanlının İslamlaşmadan çok, saçma bir hayranlıkla Araplaşmaya yönelmiş, kendi vatandaşlarını küçümseyen, Türk olmayı bir utanç sebebi gibi gören zihniyetinden kurtulmak, vatandaşlık bilinci yaratmak, hurafeler, batıl inançlar ve cehalet yerine çağdaş, geçmişini bilen, bilgili, görgülü, planlı, programlı bir toplum yaratmak amaçlı söylüyorum.

İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit olduğu, erkeğin birden fazla kadınla evlenip istediği zaman ağzından çıkacak tek kelime ile boşayabildiği, kadının erkeğin arkasında yürüyüp, “kocanın verdiği emre uymamak Allah’ın emrine karşı çıkmaktır” gibi aslı olmayan saçmalıklardan kurtulmak için söylüyorum.

Screen Shot 2021-04-02 at 12.52.00 AM

Türkler tarih boyunca kadına önem vermişlerdir. Ana-dil, ana-vatan, toprak-ana, anne, kız kardeş kız çocuk her zaman önemlidir. Zorla kız verilmez hatta kızda gönlü olan yiğitler aralarında türlü yarışmalar yapar hatun kişi kiminle evleneceğine öyle karar verirdi. Hatun, Hakan ile beraber imza atar, karar verirdi. Osmanlı’nın kuruluş yıllarında Nilüfer Beldesinin korumasını dahi kadınlar yapardı. Cengizhan’ın beyleri toplayıp “sizler benim han’ımsınız ama bu da benim han’ım” diyerek eşini göstermesi hikayesinin üzerinden yüzlerce yıl geçtikten sonra da bu ülkenin kuruluşunda kadınların yaptıkları onurlu mücadeleyi örnek göstermek için Arap, Amerika ya da başka ülkelerin değil, özgüvenimle kendi halkım ve kültür birliğimden örnek verebilmek için “Türküm” diyorum.

Doğruyum.

Çünkü ben yetişirken önemli olan ne pahasına olursa olsun zengin olmak değildi.

Gücünle, paranla insanları ezmek, yalanla, dolanla, sahtekarlıkla başarıya ulaşmak gibi bir kavram yoktu.

Her türlü hile ve ahlaksızlığın kabul görüldüğü bir ortamda başarılı olmak sadece rezillik, utanç kaynağı olarak kabul edilirdi.

Önemli olan doğru olmaktı.

Yani adil olmak, hak yememek, alın teriyle mücadele etmek, onuruna, ismine yakışır bir şekilde yaşamak, her ne olursa olsun, doğru yoldan çıkmamaktı önemli olan.

Çalışkanım.

“Çalışan insandan korkmayın oğlum” derdi babam. “Çalışmayan, tembel, asalak insanlardan sakının kendinizi”. Küçük yaşlardan itibaren çalışırdık hepimiz. “Paranın, emeğin kıymetini anlayın, insanlar ne şartlar altında çalışıyor, evlerine ekmek götürebilmek için neler yapıyorlar, görün, bilin, kimseyi hor görmeyin” diye de eklerdi peşinden.

Annem doktor ve hemşire çıkacak öğrencileri sosyal sorumluluk çalışmaları için alıp fakir mahallelere götürürdü. Rahmetli Doğramacı Hacettepe’de bu “ziyaret” denilen sosyal çalışmalara çok önem verirdi. Ücretsiz yapılan sağlık taraması çalışmalarında en önemli derslerden biri de halktan kopmadan, insanların ne şartlar altında yaşadığı gerçeğini gözler önüne sermekti.

Screen Shot 2021-04-02 at 12.53.37 AM

Kücüklerimizi korumaktan daha doğal ve daha ulvi bir görev olabilir mi? Onlara örnek olmak, yol göstermek gelecekte teslim edeceğimiz bayrağı daha da yüceltmek anlamına gelmez mi?

Screen Shot 2021-04-02 at 12.50.01 AM

Evinde babalarından devamlı şiddet gören, kabalıkla, küfürle, cehaletle ailesine azap çektiren bir baba, ya da anne tarafından “ne yaparsan yap kendine zengin bir koca bul da kurtul” tavsiyeleriyle yetişmiş bir kız çocuk ile çağdaş, bilgili, görgülü, kültürlü, kadın ve erkek eşitliğine inanan, insana, hayvana, doğaya önem veren bir baba ya da mutlaka okuyun, kendinizi geliştirin, kolunuza altın bilezik takın, kimseye muhtaç olmayın, kendinize ve topluma faydalı bir insan olun diyen anne bir olur mu?

Küçüklere yalanla, dolanla, sahtekarlıkla örnek olmak, en büyük değerin para olduğunu söylemek ile çalışmayı, doğruluğu, dürüstlüğü ilke edinmişlerin küçüklere örnek olmaları arasındaki farkı görebiliyor musunuz?

Büyüklerimi saymak

Screen Shot 2021-04-02 at 12.54.47 AM

Anneanneler ve babaanneler hayatımızdan çıktı, değer yargılarımız değişti.

Asalet sonradan olmuyor.

Bilgiyi, görgüyü öğrendik onlardan. Sağ elin yaptığı yardımı sol el bilmeyecek, kimsenin gururunu kırmadan yapın yardımınızı derlerdi. En büyük suç görgüsüz olmaktı. Akıllı, olun, terbiyeli olun, saygılı olun. Kimselere hava atmayın. Ulu orta yerde bir şeyler yemeyin. Başkalarının da canı çeker, ya alacak güçleri yoksa?

Kurumuş bayat ekmekleri ıslatıp kuşlara yem yapmayı, yeni dikilen fidana can suyu vermeyi, sıcakta, soğukta dışarıda aç kalmış hayvanlara “candır bunlar, günah” diyerek koşmayı onlardan öğrendik. Laf taşımanın ayıp olduğunu, büyüklerin ellerindeki fileleri alıp evlerine kadar taşımayı da.

En çok da haddimizi bilmemiz gerektiğini öğrendik. Nazik olmayı, düşünceli olmayı herkese karşı, ancak özellikle de devlet çalışanlarına, askere, bilgili, görgülü konularında uzman olan insanlara karşı saygılı olmayı da yine onlardan öğrendik.

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, bu milleti, bu yurdu özlerinden çok sevdiler.

Vatana hizmet etmek aşkıyla durmadan, dinmeden çalıştılar.

Savaşlardan çıkmış, yetişmiş kadrolarını şehit vermiş, yokluklarla mücadele ederek Atatürk’ün önderliğinde bir mucizeye imza atmış bir kuşaktan söz ediyoruz. Ülkede bir makinist bile yokken yollar, köprüler, hastaneler, okullar, fabrikalar, barajlar inşa etmiş, tarım ve hayvancılıktan eğitime kadar aklımıza gelebilecek her konuda inanılmaz bir atılım yapmış, on sene içerisinde dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olup dünyada sayılı olan uçak, otomotiv sanayisine kavuşmuş, bu başarılarla onurlanıp mutlu olmuş bir kuşak.

Unutmamız ve örnek almamız gereken bir kuşak.

Screen Shot 2021-04-02 at 12.58.33 AM

Ülkümüz daima ileri gitmektir.

Amacımız açtığı yolda, gösterdiği hedefe yürümektir, doğuya giden bir gemide batıya yürümek değil.

Bir gün benim söylediklerim ile bilim ters düşerse bilimi seçin diyen, bugün bile bizim en az 300 yıl önümüzde olan bir lidere layık olabilmektir muradımız.

Savaş tüm hızıyla devam ederken doğaya ve hayvanlara olan sevgisini ve yapılması gerekenleri Meclis kürsüsünden haykıran bir dehaya olan sevgimiz, saygımız, hayranlığımızla, onu örnek almaktır amacımız.

O sadece bizim liderimiz değildir çünkü. O olaylara bir dünya vatandaşı gibi bakabilen bir dehadır.

İşte tam da bu yüzden ilk ve en önemli görevimiz Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Bu bizim en kıymetli hazinemizdir.

Bizleri bu hazineden mahrum etmek isteyen iç ve dış düşmanlarımız her zaman olmuştur ve olacaktır. Zorla veya akla gelmeyecek sahtekarlık ve hilelerle vatanı ele geçirmeye çalışanlar olabilir.

Hatta bütün bunlardan daha kötüsü, iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hiyanet içinde olabilirler.

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

Ne Mutlu Türküm Diyene.

Mustafa Kemal Atatürk

20 Ekim 1927.

 

 

 

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir Yanıt

  1. Bu yazı çok anlamlı…Türk kimliği, bizim insanımıza mahsus özellikler, ailevi değerler, buyuklere saygı, vatan sevgisi, insani duygular….En can alıcı nokta ; vatanımızın fedakar milleti ile geçmişte kazandığı savaşların ve milli mücadele ruhunun vurgulanması…Vatan toprakları bir bütündür Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan bu vatan, gençlere emanet edildi…Mekanları Cennet olsun Atatürk ve arkadaşlarının ve bu topraklar için kendini feda etmiş gelmiş geçmiş bütün şehitlerimizin….Milli duygularımızı costuran bu yazı çok anlamlı….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir