Ara
Close this search box.

Emekli Amiral ve Atatürk

Huma Hatun Kastamonu’dan yazmış.

Tam da zamanı dedim.

Paylaşmazsam olmazdı çünkü.

Screen Shot 2021-04-07 at 11.25.08 AM

Amiral paşa birden yattığı yerden telaşla fırladı . Odanın loş ışığında doğruldu ve saatine baktı. Saat 03: 00′ dı. Bir gayretle doğruldu ve parmak uçlarına basarak sessizce banyoya yöneldi. Traş takımını çıkardı aynanın karşısında günlük sakal traşını oldu, elini yüzünü yıkadı ve saçlarına bir şekil vererek yine parmak uçlarında yürüyerek elbise dolabını açtı. Her törende giydiği üniformasını çıkarıp yatağın üzerine koydu. Özenle pijamalarını katlayıp yatağın üzerine bıraktı. Üniformasını giyerken bir şey farketti. Biraz kilo almıştı, pantolonun beli biraz sıkmıştı. Kendi kendine emir assubayına söyleyeyim de yeni bir üniforma için terziyi getirsin diye düşündü.

Özenle bembeyaz üniformasını giydi. Harp okulunu birincilikle bitirdiğinde aldığı sapsarı işlemeli kılıcını özenle kuşandı. Ayna karşısında son bir kez kendine baktı ve ayna karşısındaki görüntüsüne selam vererek kapıya doğru sessiz adımlarla ilerledi. Kimseyi uyandırmak istemedi. Hafifçe kapıyı çekti ve merdivenlerden dikkatlice inmeye başladı. Sokağa çıktığında saatine bir kez daha baktı ve onu bekleyen silah arkadaşları ile buluşacağı yere doğru ilerledi. Nasıl olsa vakit var daha dedi ve sakin adımlarla aklındaki o buluşma yerine yürümeye başladı. 
Evde herkes uyuyordu; oğlu Barbaros ve gelini saatin alarmı  ile uyandılar. İki torunu vardı; Mustafa Deniz ve Kemal Ege odalarında bir gün öncenin yorgunluğu ile derin bir uykuda idiler. Gelini Rengin mutfağa girdi önce ve çay suyu koydu ocağa. Daha sonra banyoda elini yüzünü yıkadı. Bir ara babasının açık olan oda kapısını gördü ve içeri usulca baktı yatak her zamanki gibi toplanmıştı. Balkona doğru gitti orada mı diye fakat balkonda da yoktu salonda da yoktu.

Telâşlandı.

Eşinin yanına gitti.

“Barbaros kalk babam yok.”

Adam uyku sersemi yataktan fırladı ve aceleyle kapıya koştu. Ayakkabılarının yerinde olduğunu ama beyaz ayakkabılarının olmadığını görünce “eyvah” dedi. Çocukların odasına gitti ve büyük oğluna seslendi, “gece sen geldikten sonra kapıyı kitlemedin mi?“ Genç adam “Baba unuttum.” dedi üzgün.. 
“Ben kaç kere söyleyeceğim dış kapı kilitlenecek!“ diye  bağırdı. 
Saat 9 30 olmuştu. Adam bir yandan giyiniyor, bir yandan da söyleniyordu “Niye dikkat etmiyorsunuz!” Adam henüz giyinmişti ki telefonu çaldı. Heyecanla telefonda konuştu, adresi doğruladı, evet dedi. Aradan 5 dakika geçti kapı çaldı. Evin bütün sakinleri kapı önünde toplandı. Kapıyı açtıklarında iki resmi kıyafetli polis ve ortalarında bembeyaz üniforması ile babası duruyordu dimdik gururlu. 
Babasına sarıldı Barbaros sıkıca. “Babam canım babam!…”

İçeri aldılar amiral Yavuz paşa’ yı. 

Adam polislere dönerek “Babamı nerde buldunuz?“ dedi.

Polislerden biri “Saat 06.00′ da Atatürk heykelinin önünde subay kıyafetli bir şahıs var diye anons duyduk. Gittiğimizde beyefendiyi Atatürk’ ün önünde durduğunu ve ağladığını gördük. Bir müddet bekledik. Sonra kendisine sorular sorduk. Arkadaşlarını beklediğini ve bugün Mustafa Kemal’ in askerlerinin burada toplanacağını söyledi.
Biraz sohbetten sonra durumu anladık kolundaki bileklikte  adres ve Alzheimer hastası yazısını gördük.” dedi.

Barbaros babasının rahatsızlığını ve durumu izah etti. “Kendisi emekli amiraldir. Bizleri torunlarını kimseyi tanımıyor. Unutmadığı tek şey Mustafa Kemal ATATÜRK…” 

potre5
Barbaros polislere teşekkür ederek gönderir ve babasının yanına gider. Asker selâmını verir ve babasına gururla bir kez daha sarılarak; “Babam canım babam bizi unut her şeyi unut ama Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü unutma.

Çünkü o senin yaşama sebebin!”

 

Emekli amirallere en derin sevgi ve hürmetimle … 💙

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir