Sosyal biri olduğu söylenemez ama iyi insandır.
Yardımseverdir.
Maaşını bağışlar, çocuk okutur.
Kimselere de söylemez.
Bunların hepsi güzel şeyler.
Ama lider olmak bambaşka bir şey.
1997’de seçildi.
O da Tuğrul Türkeş’in yanlışlıkları sonucu.
Ne kadar muhalefet, çatlak ses varsa hepsini temizledi.
Yeni kurulan hükümette Başbakan Yardımcısı oldu.
İlk hata Apo’nun asılmamasıydı.
Apo asılmazsa giderim dese kahraman olurdu!
Sonra uzlaşıcı bir algı yaratabilirdi.
İkinci hata daha seçimlere neredeyse 2 sene kadar vakit varken, durup dururken coştu, erken seçim diye tutturdu.
Oysa iktidar güçtür. MHP’nin iktidar ortağı olması gücünü toparlaması, organize olması, plan, program yapabilmesi adına için ilaç gibi bir ortam demekti.
Yok, dinlemedi.
İlle de erken seçim. Kabul etmezseniz koalisyondan çekilirim, Meclis dağılır dedi.
Mecbur kabul ettiler.
Doğru, dürüst bir projeleri bile yoktu.
Olanı da anlatma kabiliyeti yoktu zaten.
Bu süreci yönetemedi.
Ne oldu?
Akape tek başına geldi iktidara oturdu ve MHP Meclise bile giremedi.
Hatta sayesinde diğer koalisyon partileri de giremedi Meclis’e.
Akape’yi iktidar yapıp MHP’yi Meclise bile sokamayan Devlet Bey gayet rahat oturmaya devam etti koltuğunda.
Bir sonraki seçim Meclis’e girdi.
Girdi ve ilk icraatı Abdullah Gül’ü destekleyip kendisini Cumhurbaşkanı seçtirmek oldu.
Akape’nin ne zaman başı sıkışsa MHP oradaydı.
300 kelime averajla Türkçe konuşan Özel Kalem Müdürü parti içinde Vezir’i Azam gibiydi.
Vekiller önce ondan icazet alıyorlardı.
Şehit haberleri, Akapenin zekasız açılım, saçılım rezillikleriyle bir şans hatta bir mucize oldu, CHP, MHP ve BDP ilk defa ciddi bir oy oranına ulaştılar ve Akape karşısında bir güç birliği oluştu.
Daha doğrusu biz öyle sandık.
O anlaşılmaz, inatçı, laf dinlemez tavrıyla seçenekleri bile dinlemek istemedi.
Tamamen uzlaşmaz bir kişilik algısı oluştu.
Doğru yaptıklarını bile halka anlatamadı.
Çünkü bunları anlatabilecek kimselerin ön plana geçmesine izin vermedi.
Sadece onun dediği olmalıydı.
Biraz sivrilip ön plana geçenler veya medyatik olanlar derhal özel kalem aracılığı ile Devlet Bey’in hışmına uğruyorlardı.
Hesap soracağız, iktidar olacağız diyerek gitti Akape’nin adayını destekledi ve Meclis Başkanı seçtirdi.
Meclis Başkanlığı için ismi geçen MHP’lileri önce ezdi sonra sildi.
Şansı olabilecek bir çok önemli ismi aday bile göstermedi. Bir çok aday “aman ismimizi söylemeyin Devlet Bey duyarsa hiç şansım kalmaz” diyordu.
Her gün şehitlere ait Al Bayrağa sarılmış tabutların geldiği, PeKa-Ka ile pazarlık yapıldığının ortaya çıktığı, Dış ilişkilerde beceriksizce olayları ellerine yüzlerine bulaştıran Akape hükümetinin her gün bir başka rezilliğinin duyulduğu bir ortamda tekrar seçimler gündeme geldi.
Kifayetsiz, programsız, ciddiyetsiz, hazırlıksız, birçok ismin küstürüldüğü bu dönemde 2015 Kasım seçimleri yapıldı ve Meclis’te 80 vekili olan MHP aynı Meclis’e sadece 40 vekil sokabildi.
Böyle bir başarısızlıktan sonra Genel Başkan olmaya devam edebilmek sadece Türkiye’ye özgü bir davranış olmalı.
Milliyetçi hareketin bel kemiği olan Ocaklar dağıldı. Sesi çıkanın kafası kesildi. Kadın Kollarının başında hiç bir partiye yakışmayacak bir adam vardı ama adam değildi.
Halaçoğlu yeni bir gençlik örgütü kurmaya bile hazırdı ama cevap hep olumsuzdu. PeKaKa paçavralarıyla gösteri yapanlara karşı Ülkü Ocaklarındaki gençler Türk Bayraklarını alıp ünlü bir AVM’nin önünde ayrı bir gösteri yapmak istediler. Bunu teklif eden Ocak Başkanı görevinden alındı.
PeKaKa şehir içinde yol kesip kimlik kontrolü yapıyordu ama Ocak Türk Bayrağı ile gösteri veya yürüyüş yapamıyordu.
Ocak hiç bir şeye karışmayacaktı.
Arkadaşlarının bu durumuna ses çıkaranlar çoğalınca istisnasız tüm muhalif gördüğü kişileri uzaklaştırıp yerine sesi çıkmayan ve biat eden kimseleri getirdi.
Hacı kusura bakma, ne farkın kaldı eleştirdiğimiz adamdan?
Zaten her başı sıkıştığında oradaydın.
Bir Cumhurbaşkanı adayı bile tespit edemediniz, Nihat Doğan’ı koysanız daha çok oy alırdı.
Tamam Kongre yapacağız dedi.
Sonra İnşallah Kongremiz 2018’de olacak dedi.
Şaka gibi.
Sinan Oğan çok sivriydi, şöyleydi, böyleydi de niye yurtdışı teşkilatlanmayı verdiniz kendisine?
Herşey yolunda giderken birden bire “bize sormadan iş yapıyorsun” diye niye elimine ettiniz? Yoksa fazla mı popüler olmaya başlamıştı?
Oğan’ın gittiği her yerde herkes ona hayran kalıyordu.
Avrupa ve Türki Cumhuriyetlerde elini sallasa herkes peşine düşer.
Benim en çok merak ettiğim konu:
Nerede Engin Alan Paşa?
Adam gibi adam olduğu için ses çıkarmıyor.
Konuşsa sokağa çıkamazsınız.
Nerede Ümit Özdağ?
Var mı Meclis’te eşi benzeri?
Bu ülkede kaç tane Yusuf Halacoğlu yetişir?
En fanatik sağcıdan en uçdaki solcuya kadar bu adamın yaptığı hizmetleri Akape dışında beğenmeyen, eleştiren kimse oldu mu hiç?
Adam tek başına Akape zihniyetine daha çok direnebiliyordu vekil ve Genel Başkan Yardımcısı olmadan önce.
Meral Akşener o kadar kötüydü, Cemaat’e yakındı, falandı, filandı, neden o zaman senelerce vekil seçtirdiniz?
Neden Meclis Başkan Yardımcısıyken bu konular gündeme gelmedi de birden bire tu-kaka oluverdi?
Böyle bir ekip kaç partide var?
Etmeyin, yapmayın.
Gösterilen saygıyı yok etmeyin, size de yazık başkalarınada.
Bu haliyle bu parti barajı bile geçemez.
Uzun Adam bu fırsatı kaçırmaz, HDP ve MHP barajı geçemezse bana yarar diyerek erken seçime gider, “BaşkanlIk Koltuğu” ayağına gelir.
Bir adım geride kalıp “ne ihtiyacınız varsa ben buradayım” diyebilme büyüklülüğünü gösterin artık.
Yakında da CeHaPe’li dostları üzelim biraz.