Yakalı Toy Kuşu
Nesli tükenmek üzere.
1912 yılında Kars’da, 2013’de Konya’da görülmüş.
Birde 20 Ekim tarihinde Trabzon’da. Göç ederken yorgun düşmüş, diğer hayvanlara yem olmadan bir kaç hayvansever kurtarıp Milli Parklar Müdürlüğüne getirmişler. Tedavi edip 2 hafta sonra doğaya salıvermişler.
Uçmuş o güzel hayvan taa ki Yozgat’da bir mahlukat tarafından av tüfeğiyle vurulana dek. Öylece de bırakmışlar orada.
Yörüklerin kilim ve halılarını, Dede Korkut hikayelerini süsleyen Alageyik.
Vatanı Anadolu.
Almanya almış az sayıda götürmüş, binlercesi yaşıyor.
Türkiye’de ise 350-400 arası kalmış.
Avlanmış, ağzından kan akarken sahte ve sözde kahramanlar gururla hayvanın başında poz vermişler, o anı ölümsüzleştiriyorlar.
Kafasını kesip doldurup boynuzlarıyla evlerinin en baş köşesine asacaklar.
Fotoğraf karesinde kaç hayvan görüyorsunuz?
Kedi.
İnsanın bütün sinir ve stresini alan, kucağınıza oturunca size tüm tasalarınızı unutturan, zorla kendini sevdiren bir canlı.
Çocuk kafasına taş atarak öldürmeye çalışıyor.
Köpek.
Sokakta yaşayan sahibi kalp krizi geçirip ambulansla hastaneye götürülürken kilometrelerce ağlayarak ambulansı takip ediyor.
Bir başkası, ölmüş sahibinin mezarı başından ayrılmıyor.
Yemiyor, içmiyor, gözü buğulu uluyor.
Sadece sonsuz sevgilerini veren, karşılık beklemeyen, riyakarlık yapmayan, yalan söylemeyen, arkadan bıçaklamayan dostlar.
Şımarık sosyetenin hava olsun diye alıp, yazlıklarından giderken yola bıraktıkları garipler. Gözyaşlarıyla gidenlerin arkasından bakan, evsiz, susuz kalan dostlar.
Düşünsenize.
Küçük bir kız çocuğunuz var.
Duvara resim çizmiş diye cezalandırıyorsunuz.
Sonra koltuğa içecek dökmüş diye yine bir ceza.
Eh bu çocuk da çok olmaya başladı diye konuşuyorsunuz eşinizle.
Derken çocuk siz çalışırken devamlı gelip sizinle oynamak istediğini söyleyince iyice canınız sıkılıyor ve çocuğun bez oyuncak bebeğini de alıp arabaya götürüyorsunuz,
Oyuncak bebek ve kızı alıp ormana doğru yola çıkıyorsunuz.
Issız ormana gelince de arabadan dışarı çıkarıp bez oyuncak bebeğini kaldırıp atıyorsunuz ve kızınıza “git o oyuncak bebeği bul ve geri getir” diyorsunuz.
Kızınız sevinç ve heyecanla fırlıyor, gidip bebeği buluyor geri geliyor ama…
Ama siz yoksunuz.
Siz onu ormana bırakıp evin yolunu tutmuşsunuz bile.
O kız ne bulup ne yiyecek, ne içecek?
Sizi düşünüp ağlar mı, üzülür mü?
Olsun size ne.
Siz önemli işlerinize, sosyal yaşamınıza döndünüz bile.
Kesilmiş bir iğde ağacı için göz yaşı dökmüş bir liderin çocuklarıyız biz.
Doğayı, hayvanı sevmeyen insanı sevebilir mi?
Sevgili dostum Şenol Aktüre ve arkadaşlarının yaptıklarına bakınca yüzüm gülüyor.
İnsanlık ölmedi diyorum.
Ziyaret edin lütfen.
www.patilibahce.org