Ara
Close this search box.

Paris’te Yürüyüş

Cahil cesareti derler.
Sonunu düşünmekten acizdir.
Bilgi ve uzun vadeli detaylı plan yapamaz, yapanı dinlemez, sıkılır.
Küçük dünyasında mutludur.
Tehlikelidir de çok…
Hele o çok sınırlı kapasitesi olan beynini kibir ele geçirmişse, korkun.
Karşıki dağları ben yarattım diye düşünür.
İşte tam da bu yüzden cahil dostun olacağına akıllı düşmanın olsun derler.
Bazıları “Büyük Osmanlı” hülyasıyla bir yandan komşularla sıfır sorun derken bir yandan içi “insani” ama “çok insani” kamyonlarla yakalanabilir.
Binlerce çoluk, çocuğun ırzına geçen, yaralayan, hunharca öldüren caniler ve sözde lideriyle aynı masaya oturup pazarlık yapılabilir, üniter yapıyı tehlikeye atabilir.
Dindar diyerek kindar nesiller yetiştirmektir amacı.
Demokrasi bir araç diye de söyler, hönkürür zaten.
Taksim’de yürüyenler terörist, çapulcu, dış mihrakların tohumlarıdır.
Paris’te yürüyenler ise barış elçileri.
Davutoğlu Paris’te yűrűyor.
Yürüyor yürümesine de için için kimbilir ne diyordur?
Benim paylaşmak istediğim içimi acıtan bambaşka bir hadise.
Hatta iki hadise.
Birincisi o yürüyüş sırasındaki çekimleri izlediğinizde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın nasıl küçük düşürüldüğü, arka planda tutulduğu, kimsenin ilgilenmediği, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin herkesi sarılıp öperken Davutoğlu’na son derece bariz bir şekilde soğuk ve mesafeli davrandığı konusudur.
Koskoca devleti aciz politikalarla bu durumlara düşürenlere yazıklar olsun.
İkincisi ise neydi biliyor musunuz?
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi bazı kendini bilmez yalaka ötesi ahlaksız sözde basın Paris’teki yürüyüşün Davutoğlu önderliğinde başladığını alt yazı ile geçiyordu.
Sözün bittiği yerdir bu!

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir