Çok hastaydı, çok rahatsızdı son zamanlarda…
Allah, ölümün bile hayırlısını nasip etsin…
80’li yılların sonlarına doğru Amerika’daki Türk Günü Yürüyüşümüz için hazırlıklarımız son hızıyla devam ediyordu.
Her sene Türkiye’den davet edip getirdiğimiz sanatçılar büyük ilgi görür, dernek için de güzel bir gelir kaynağı olurdu.
O sene Müzeyyen Senar ve o zamanki adıyla Küçük Emrah’ı getirmiştik New York’a.
Salon tıklım tıklım doluydu. Allah rahmet eylesin, Müzeyyen Hanım’ın sohbetine doyum olmuyordu. Çok neşeli, çok espirili bir hanımefendiydi.
Sanatçıları takdim etmek üzere organizatör bana Müzeyyen Hanım’ı sahneye davet edebileceğimi söyleyince şaşırdım. Bir yanlışlık oldu sanırım önce Küçük Emrah çıkacak, “Assolistler en son çıkar, usûl böyledir” dedim.
Hayır yanlışlık yok dedi organizatör, anlaşma böyle, Assolist olan Küçük Emrah dedi bana.
Şaşkınlık ve üzüntümü dün gibi anımsıyorum. Bunu Müzeyyen Hanım’a nasıl söylerim ben dedim ve arkama dönünce başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Müzeyyen Hanım arkamda bizi dinliyordu.
“Yaa Kaya’cım hayat böyle birşey işte, önemli değil, sen beni davet et Assolist Küçük Emrah sonra çıkar” dedi.
Herkesin ayakta alkışladığı muhteşem performansı ve esprileriyle kırıp geçirdi salonu. Rahmetli babamın çok sevdiği “Bir Demet Yasemen” derken bana bir göz kırptı. Bir daha, bir daha sesleriyle yıkıldı her yer. Zaman dolduğu halde kesmedim, kesemedim bu muhteşem sunumu.
Çiçekler yağıyordu sahneye.
Başbaşa kaldığımızda bizleri kahkahayla boğan o bıçkın kadının yerinde son derece zarif, gözleri hafif yaşlı bir İstanbul Hanımefendisi vardı.
Elini öptüm, koluma girdi ve kulis’e doğru yürüdük.
Allah rahmet eylesin güzel insan, mekanın Cennet olsun.
Bir Yanıt
Davranıyışla zaten Assolistliğini kanıtlamış!Kaleminize sağlık. Ne mutlu size böyle bşr hanımefendiyi yakından tanıma fırsatı bulmanız anınızın olması paha biçilmez.Allah rahmet eylesin.