Ara
Close this search box.

Kadınlar Günü ve Atatürk

Sadece Türkiye’de değil, tüm Dünya’da Mart ayının 8. günü “Kadınlar Günü” olarak kutlanıyor.

Irzına geçilmiş, darp edilmiş, madur kalmış bir kız için, bu saatte sokakta ne işi var diye sorgulanan ülkemizde de kadınlar günlerini görmeye devam ediyorlar. Kadına şiddet olaylarının önüne geçmeye çalışırken izlediğim bir haber takılıyor aklıma. Adam kadını öyle bir dövmüş ki kadının yüzü, gözü kanlar içinde, burnu ve elmacık kemiği kırılmış, kafatasında çatlak var. Irzına geçmiş, işkence etmiş. Sonra da defalarca bıçaklayarak öldürmüş kadını. Sebep? Kadın bu işkencelere maruz kaldığı için boşanmak istemiş ve başına gelecekleri bilirmiş gibi korunmak için savcılığa dilekçe vermiş. Kadıncağızı öldüren ayrı yaşadığı mahluk gömlek, kravat giyip, traş olup mahkemeye gelip “pişmanım hakim bey” dediği için af’tan yararlanmış ve suçu hafifletilmiş. Bu adalet yorumunu bana kim açıklayabilir?

Elbette sizler bana “madem böyle tayt giyiyorsun o halde sonuçlarına katlanacaksın” diyebilen sözde sanatçılar, kahkaha atan bir kadın üzerine türlü, türlü yorum yapabilen devlet büyükleri ve düşünürlerin bulunduğu ülkemizde “bundan daha doğal ne olabilir” diye sorabilirsiniz. 

Pekiyi de bu hep böyle miydi?

Biraz gerilere gidelim. 

Hatta önce bayağı bir geriye gidelim. Göçebe Türklerin müslüman olmadan önceki hayatlarında kadının toplum içindeki yerine bakalım. Neden Toprak Ana? Anayurt? Neden Anadil? Ana önemlidir çünkü Türk toplumunda. Evin direği, dirayetidir. Ana gibi yar olmaz, ağlarsa anamız ağlar gerisi yalan ağlar çünkü. Gözüyle sever analarımız. Evladı yetiştiren anadır. Yemeyip yediren, içmeyip içirendir ana. Hatun kişi Hakan ile beraber mühür basardı eski Türk toplumunda. Ananın rızası olmadan adım atılmaz, duası olmadan işe başlanmaz, sefere çıkılmazdı. İki, üç hatta dört kadınla nikahlı erkekleri duyuyor, görüyoruz bazen. Eski Türk toplumlarında hiç bir zaman çok eşlilik yoktu. Görücü de kız beğenen olmadığı gibi hatun kişiye talip olan erler için oyunlar, yarışmalar düzenlenir, atlar koşulur, ciritler atılır, güreşler tutulurdu. Beğenip de karar veren ise hatun kişi olurdu, er kişi değil.

Edebali Ertuğrul Gazi’ye nasihat ettiği dönemlerde Nilüfer beldesi “kadın” savaşçılar tarafından korunurdu.

Yüreğinin üzerine bebesini koyup, başındaki yemenisiyle yağan yağmurda ıslanmasın diye top mermisinin üzerini örterek Ankara’ya taşıyan, Milli Mücadelenin “olmazsa olmazı” kadınlarımızın ecdatlarıydı onlar. 

2016-03-2-02

Yaklaşık dört seçim kadar önce genç bir kadın elinde mikrofon televizyon programı için röportaj yapıyor. “Bu seçimlerde kadına da seçme ve seçilme hakkı verilecekmiş, ne dersiniz bu habere” diye sorular yöneltiyor sunucu kızımız. Kiminin başı açık kimi ise kapalı olan kadınlar dahil olmak üzere gelen cevapların hemen hepsi “aaa ne güzel olur, geç bile kalınmış” şeklinde! Güler misin, ağlar mısın? Oysa Atatürk bu hakkı kadınlarımıza tanıdığında, İtalya’da, İsviçre’de, Almanya’da bile kadının seçilme hakkı yoktu değerli okurlar. 

Osmanlı’nın özellikle son dönemlerinde Araplaşmaya başlayan zihniyetle beraber gördük kara çarşafları. Yoksa Hazreti Muhammed’in yaşadığı dönemdeki sıcak ötesi arap çöllerinde “kadınlar her tarafları kapalı kara çarşaflarla gezinirdi” diyen biri varsa bilin ki o kişi yalan söylemektedir. Şu an seçilmiş olan Meclis’de yargıda, bakanlıklarlarda çoğunluk erkekler yerine kadınlarda, gençlerde, analara olsaydı, bugünkü irili ufaklı sorunlarımız karşımıza çıkabilir miydi?

Bu düzeye ulaşabilmemiz için yapmamız gereken ilk hareket, ilk adımımızı atmaktır.

İk adım, atmak yolun yarısıdır. O ilk adım da, “millet” kimliğine kavuşturduğu toplumda kadına, hak ettiği yeri teslim ederken Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü “yılmadan yorulmadan” anlatabilmektir.

Türkiye’de Kadınlar Günü hal ettiği anlam ve bilinçle kutlandığında gerçek bir “Bayram”a dönüşecektir.


2016-03-3-02“Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”
[highlighted style=”style1″]***[/highlighted]
“Dünyada hiçbir milletin kadınını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.”
[highlighted style=”style1″]***[/highlighted]
“Türk kadınının dünya kandınlığına elini vererek, dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz.”

M. Kemal Atatürk

[vc_row padding=”small” vpadding=”small”][vc_column][vc_separator dh=”1″ color=”primary” margin_top=”30″ margin_bottom=”20″][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text el_class=”blognote”]Bu yazı ilk olarak, bir Başkent Üniversitesi Kültür Yayını olan Bütün Dünya Dergi’sinin 2016 Mart sayısında yayınlanmıştır.[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/4″ text_align=”right” el_class=”blogbutton”][vc_button style=”alternateprimary” align=”center” title=”Dergiyi Oku” target=”_blank” href=”http://www.butundunya.com/index.php?arsiv=2016/03″][/vc_column][vc_column][vc_separator dh=”1″ color=”primary” margin_top=”3″ margin_bottom=””][/vc_column][/vc_row]

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir