Çok yüzeysel ve kısa vadeli bakıyoruz olaylara.
Meraklısı için biraz derinlemesine inceleyelim.
Akape içinde bile mutlaka seviyesiz, saygısız,bilgisiz, kültürsüz üçüncü sınıf bir mahalle kabadayısı havasında dengesiz konuşmalar ve pimi çekilmiş bomba gibi nerede ne hareketler yapacağı belli olmayan birini Cumhurbaşkanlığı makamında görmek istemeyenler vardır. Özellikle de Gül’ün alacağı tutumla doğru orantılı olarak sözde bu çatı adayın Akape içinden alabileceği oylar olabilir.
İyi de kardeşim, aynı ismin Y-CHP ve MHP’den götüreceği oylar olmaz mı?
Bir Emine Ülker, Meral Akşener, Deniz Baykal, İlhan Kesici daha mı az oy alırdı?
Koskoca CHP ve MHP başka isim mi bulamadı?
Bunlar bulmacanın bir parçası.
Senaryo eskiye dayanıyor.
Ben konuya biraz farklı yaklaşacağım. Yazdıklarımı dikkatle ve düşünerek okuyun lütfen.
Yalap şap Malazgirt’i öğrendik ama Cumhuriyet tarihini öğrenemedik.
Osmanlı ve İslam gazi ile tam bağımsızlık ilkeleri ve özü 1071’den çok daha gerilere dayanan bir tarihi unuttuk ve son sürat Anadolu Birleşik Devletleri yada Federasyon gibi saçma bir geleceğe doğru gidiyoruz.
Sultan’ın kulu olan, ümmet’den devlet’e, millet’e geçiş çok da kolay olmadı.
Yozlaşma 1938’de başladı aslında.
Atatürk’ü uğurlar uğurlamaz.
1949 yılında kurulan eğitim komisyonu kuruldu. Başkanı ABD Büyükelçisi, toplam 8 üyenin hepsi onun tarafından atanıyor ve 4’u Amerikalı. Eğitim yeni şeklini almaya başladı.
Amerikan hükümeti savaş sonrası elinde kalmış malzemeleri yardım adı altında Türkiye’ye iteledi. Ödenecek paraların bir kısmı eğitim bursları adı altında eğitimin şekillenmesi için kullanıldı. Komünizm’e karşı en büyük silahın İslam olduğunu düşünen “dostlar” ve yapılan anlaşmalar sonrası 1950 senesinden itibaren yeni tarih kitapları Türk Tarihi değil, Türk İslam sentezi olarak şekillenmeye başladı.
Türklerin İslam öncesi tarihine değinilmeden, bu konulara ayrılan bütçeler, kürsüler ve kurumlar kaldırılarak özellikle Osmanlı ve İslam dinini ortaya çıkaran bir devir başladı.
Aydınlar Ocağında Türkçülük kaldırıldı ve Türk-İslam sentezi yeni yerini aldı.
Atatürk ve Cumhuriyete en büyük zararı hep Atatürk’çü geçinenler verdi.
Nerede Atatürk’ün kurduğu Orhun yazıtlarını inceleyen heyetler, orta asya’dan da gerilere dayanan Türk tarihi araştırmaları, Sümerliler, Hitioloji, Antropoloji kürsüleri, Türklerin saklı tarihi çalışmaları, duyan var mı?
1950 ile 1980 arası çok önemlidir. Okullarda kargaları kovalayan Mustafa Kemal okutuldu da cephelerde bile 5,000’den fazla kitap okumuş Atatürk okutulmadı. Sorun, çoğu genç Atatürk’ün bizzat Türk Tarih, Türk Dil Kurumu gibi kurumların onun tarafından özerk olarak kurulduğunu, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” dediğini bilmez. Onun vasiyeti ve bu kurumların özerk kalması çabalarına rağmen sözde Atatürk’çü 12 Eylül paşalarının bu kanunları delik deşik ettiğini de.
Amerika’nın Komünizme karşı Yeşil İslam kuşağı projesi budur. O’Casey anılarında bunu çok açık bir şekilde ifade ediyor zaten.
Devam edelim:
Bırakın orta, lise tarih kitaplarını, Sabancı, Bilgi ve benzeri üniveristelerde dahi tarih anlatımı çok ilginçleşmeye başlamıştır.
Örnek:
Satılık gazeteciler, tatlı su liberalleri ve döneklerin gündeme getirip ortalığı karıştırdığı dayanaksız, asılsız, belgesiz itham ve konuşmalarla gerekli konulara giriş yapıldı.
Halil Berktay, Taner Akçam, Cemil Koçak gibi ahlaksızlar paralı asker gibi direk olarak Laik Cumhuriyete ve Atatürk’e saldırmaya başlamışlardır.
Berktay İzmir’i aslında Türklerin yaktığını ve bu yüzden Rumlara maddi ve manevi bir borç içinde olduğumuzu, Akçam ise o tarihte toplam nüfusları bile o kadar olmayan sayıda Ermenileri bilerek ve isteyerek, bir plan dahilinde vahşice öldürdüğümüzü söylemişlerdir.
Akape döneminde AB kriterleri gereği sözde demokratik çabalarla onların emirleri yerine getirilmiş ve Türk Milli Eğitimi 4 +4+4 ile son şeklini almıştır. İmam ordusu yetiştiren bu sistem büyük para spekülatörü George Soros tarafından açıkça desteklenmiştir.
Yani bunlar Soros’cu çocuklarıdır.
İskipli Akif denilen şerefsizi kahraman ilan eden Akape bu konuda çıtayı en yükseğe çekebilmiş iktidardır. Şimdi rehinelerimizi ellerinde tutan örgütler Akape’nin eseri, Osmanlı hülyası ile hareket eden hükümetin hesapsız, plansız çapsız politikaların sonudur. Milyonlarca Suriyeli, Irak’li, Kürtlere kapı açan Türkiye’nin katledilen Türkmenler konusunda kılı bile kıpırdamamaktadır.
Filistin için göz yaşı dökenlerin bu konularla ilgili demeci bile yoktur.
Neden?
Onların misyonu farklıdır da ondan.
Bu bölge İsrail’e vaad edilen kutsal toprakları kimin nasıl daha kolay yönetip, sömürebileceği sorularının sorgulandığı bir bölgedir.
Şeyh Sait gibi bir vatan hainini övenlerin iktidarı, biz bölücü başı ile konuşmuyoruz, bunu söyleyen şerefsizdir diyordu, değil mi?
Sorarım size kimmiş şerefsiz?
Bölgede güçlü bir ordunun gölgesi bile önemlidir.
Nerede güçlü ordu?
Kumpas kuruldu, Cemaat paralel devlet kurdu diye itiraf ettikleri halde neden hala içeride asker?
Senin makamın şikayet makamı mı?
Çapsız, onursuz kişiliksiz insanların işgal ettikleri makamlara bakar mısınız?
Beşi birlik gibi, Gül, Erdoğan, Davutoğlu, Fidan ve Özel.
Cemaat okulları bile günler öncesinden okulları boşaltırken konsolosluğu boşaltmayan zihniyet saldırıdan tam bir gün önce merak edilecek bir şey yoktur diye demeç veriyor.
Bülent Arınç konusuna girmiyorum bile, ruh sağlığımı bozuyor.
Atatürk resimlerinin çöplerden çıkması, Türk büyükleri resimleri arasına Vahdettin’in katılması bu döneme rastlar. Mehmet Ali Şahin, Vahdettin ile ilgili “vatan haini” kitaplarını değiştiren adamdır.
Türk Tarih Kurumu başkanı iken türlü zorluklar çıkarılan değerli tarihçi Yusuf Halaçoğlu’nu görevden alan kimdir?
Atatürk diktatör bir bağnazdır diyen Mümtazer Türköne, İskender Pala gibi haysiyetsiz insanları AKDTYK üyeliklerine atayan Kimdir?
Cezmi Eraslan gibi Atatürk’ü küçümseyen, Çanakkale hatta Kurtuluş savaşını ve Atatürk’ün rolünü yok sayan adamları Atatürk’ün kurumlarının başına getiren kimdir?
Ben söyleyeyim, Abdullah Gül’den başkası değildir.
TC ve Atatürk resimlerinin indirilmesi sizce neden?
Bunları sizinle paylaştıktan sonra sorumuzu soralım.
Sizce bu çatı adayın Abdullah Gül’den çok farklı bir çizgisi olur mu?
Daha çok Cemaat Halk Partisi niteliği taşıyan Y-CHP ile MHP’nin başındaki ekibin gerçekten CHP ve MHP’nin ideolojilerini yerine getirmeye çalıştıklarını düşünüyor musunuz?
CHP veya MHP yöneticilerin tabanın sesine kulak verdiklerini, onları dinlediklerini, onların hassas oldukları konular üzerinde çalıştıklarını düşünüyor musunuz?
Eğer düşünüyorsanız biraz saf mısınız?
Her işte bir hayır varsa, bu işin hayri halkın uyanması ve yeni bir oluşum ile ortaya çıkması olacaktır.